First 9 Episodes of Good City Sounds

A project that is born in “Self Quarantine” times: Good City Sounds!

Imagine yourself in a beautiful moment, in your favorite city: sitting on a terrace in Paris, traveling by tram 28 in Lisbon or listening to street musicians under Barcelona Cathedral. All of these are possible through sounds and your creativity in dreaming.

Good City Sounds is the fastest way to travel with your own imagination.

Barcelona: Listening “Entre Dos Aguas”

Close your eyes. You’re under Gothic Cathedral Barcelona. You turn right to the narrow cobblestone street, and see a small crowd. 3 street musicians with guitars are preparing to play Entre Dos Aguas. You find an empty stair within the crowd to sit and list. Next 5 minutes are so magical.

Gozlerini kapat. Barselona’da Gothic Katedralí’nin altındasın. Kapının önünden sağa dönüyorsun ve dar, yerleri taşla döşenmiş bir sokağa giriyorsun. Köşede ufak bir kalabalık toplanmış. 3 sokak sanatçısı var; ellerinde gitarlar, “Entre Dos Aguas” çalmak için hazırlanıyorlar. Kalabalıktan sıyrılıp, katedralin merdivenlerinde ufak bir boşluk bulup oturuyorsun. Önümüzdeki 5 dakika boyunca müziğin ritmine kapılıp, büyüleniyorsun.

Photography by me, Good City Guides.
Sound by wilari, on Youtube.

Biarritz, Watching Kids Surfing

Close your eyes. You’re at La Grande Plage, Biarritz. Sitting at the beach, your toes are buried under the warm sand. Kids are surfing with wedges. They are cheering every big wave with great enthusiasm.

Gözlerini kapat. Biarritz’de, La Grande Plage’desin. Sahilde oturuyorsun, ayak parmakların sıcak kumun altına gömülmüş. İçin ısınıyor. Küçük çocuklar denizde, dalgalara karşı sörf yapıyorlar. Her gelen büyük dalgayı coşkuyla karşılıyorlar. Sen de onları dinliyorsun.

Photography by, me, Good City Guides.
Sound by Surfing Biarritz, on Youtube.

Barcelona, Rushing to Dinner

Close your eyes. You’re in Barcelona, El Born neighborhood, on your way to dinner. Time is around 10pm. You’ll meet some friends for some drinks and tapas; starting at El Xampanyet. Then you’ll continue to Cal Pep and maybe later to Bormuth. You feel the breeze while motorcycles pass near you, and hear families and friends chatting as they walk the same street as you. You’re happy that you’re about to feast.

Gozlerini kapa. Barselona’da El Born mahallesindesin ve akşam yemeğine doğru yürüyorsun. Saat 10 civari. Arkadaşlarınla buluşacaksınız, ilk durağınız El Xampanyet, hem biraz tapas atıştırır hem de ayak üstü sohbet edersiniz. Eğer doymazsanız Cal Pep’te hatta belki de sonra Bormuth’ta sonlandıracaksınız yemeği. Yürürken ufak bir esinti hissediyorsun, yanından motorsikletliler geçerken. Çocuklu aileler ve arkadaş grupları da yanından, arkandan yürüyüp geçiyor. Mutlusun, az sonra kendine bir ziyafet çekmek üzeresin.

Photography by me, Good City Guides
Sound by, Nomadic Ambiance on Youtube

Paris, Sitting on a Terrace

Close your eyes. You’re sitting out a on a terrace in Saint Germain neighborhood, Paris. It’s around 6:30 pm, locals are leaving their offices and slowly filling up streets. Everybody is on the hunt for the perfect seat. You have been there early, already ordered a glass of wine, waiting for your friend. You hear locals laughing, eating, chit chatting around you.

Gözlerini kapa. Paris’te, Saint Germain mahallesindeki cafelerden birindesin. Hava güzel, terası açmışlar, sen de en güzel masalardan birini kapmışsın. Saat 6:30, Parisliler işten çıkmaya ve sokakları doldurmaya başladılar. Sen erkencisin, içki siparişini vermiş arkadaşının gelmesini bekliyorsun. Etrafındakiler sohbette; yemek yerken çıkan çatal bıçak sesini, gülüşmelerini dinliyorsun.

Photography by me, Good City Guides.
Sound by Headphone Recorder, on Youtube.

Lisbon, Travelling by Tram 28

Close you eyes. Imagine, you’re sitting on the tram 28, travelling through cobbled streets of Lisbon. The driver is taking turns, playing his favourite songs; and you are sitting on a seat watching tiled buildings from the window. It’s just a 5 minute ride. You hear people speaking Portugese and think what a beautiful language it is.

Gözlerini kapat. Lizbon’un arnavut kaldırımı sokaklarında sallana sallana dolanan 28. tramvayın içindesin. Tramvayın sürücüsü sert dönüşler yapıyor, bir yandan da en sevdiği şarkıları çalıyor. Ve sen de camdan Lizbon’un seramik çini kaplı binalarını izliyorsun. Sadece 5 dakikalık bir yolculuk için tramvaya binmişsin. Etrafındaki insanların Portekizce konuştuğunu duyuyorsun ve kendi kendine ne kadar güzel bir dilleri olduğunu düşünüyorsun.

Photography by me, Good City Guides.
Sound by “mjnuij” on Youtube.

Amsterdam, Riding on a Bike

Close your eyes. You’re in Amsterdam and its 8 A.M; riding on your bike to work. You just love this route; from your home in De Pjip to your office in Jordaan district. The weather is nice and clear, you get comfortable on your seat and put on your headphones. Music is not too loud, so you can hear the traffic. While riding to work, you pass by your favorites: Scandinavian Embassy, Bocca Coffee, Huis Marseille Museum, Burgerlijik, Libertine Comptoir de Cuisine and many more. You listen “Night Running” and “Nevermind” on repeat.

Gözlerini kapa. Amsterdam’dasın, saat sabah 8, evden çıktık ve işe gidiyorsun bisikletinle. Bu rotayı çok seviyorsun, evin De Pijp’de işinse Jordaan’da. Kısa, 6 dakikalık bir yol. Hava ılık ve temiz; seleye rahatça oturup kulaklıklarını takıyorsun. Müziğin sesi çok açık değil, trafiği de duyabilmen için. Bu rotada bisikletini sürerken, şehirdeki en favori yerlerinin önünden geçiyorsun: Scandinavian Embassy, Bocca Coffee, Huis Marseille Müzesi, Burgerlijik, Libertine Comptoir de Cuisine, ve diğerleri. Arka planda “Night Running” ve “Nevermind” tekrarda.

Photography by me, Good City Guides.
Sound by Eray Video, on Youtube.

Bologna, Cheering to “Bella Ciao”

Close your eyes. You’re in Bologna, walking around old town. You pass by Caffe Terzi, walk down on Via Guglielmo Oberdan. You’ll be at La Stanze in a few minutes for the aperativo hour. Suddenly you realize Italians are singing, not far away from you. You change to another street, follow the sound and there they are: singing Bella Ciao!

Gözlerini kapa. Bolonya’dasın, akşamüstü eski şehir merkezinde yürüyorsun. Şehirde en sevdiklerinden Caffe Terzi’yi geçip Via Guglielmo Oberdan üstünden yürüyorsun. Birkaç dakikaya La Stanze’desin, tam aperatif saati. Bir anda sesler duyuyorsun, çok da uzaktan gelmiyor. Yan sokağa geçip sesleri takip ederek meydana varıyorsun; karşında İtalyanlar toplanmış Bella Ciao söylüyorlar! Sen de onlara eşlik ediyorsun.

Photography by me, Good City Guides.
Sound by Luce for All, on Youtube

Barcelona, Hanging Around Parc de la Ciutadella

Close your eyes. You’re in Barcelona, hanging around Parc de la Ciutadella. Its a beautiful summer afternoon; families are having a picnic and groups of youngsters are chilling. Birds are singing and you’re just wandering aimlessly, breathing fresh air.

Gözlerini kapa. Barselona’dasın, Ciutadella parkında dolanıyorsun. Güzel bir yaz günü, saat öğleni gösteriyor. Küçük çocuklu aileler piknik yapıyor, gençler çimlere uzanmış sohbetteler. Kuşlar cıvıldıyor ve sen temiz havayı içine çekerken öylesine uzun uzun yürüyorsun.

Photography by me, Good City Guides.
Sound by Watched Walker, on Youtube.

Madrid, Listening “Buena Vista Social Club”

Close your eyes. Tonight, you’ve planned the best night out. You met with friends for the tapas crawl at Sylkar (for spanish omelette) first, then Fide, El Doble and La Sastreria. For drinks, you head to Kike Keller which is a design shop in day, a hidden bar at night. Leaving Kike Keller, you’ve arrived to the venue where Buena Vista Social Club will play. It’s one of their last times, “The Adios Tour”. The crowd is happy and enthusiastic.

Gözlerini kapa. Efsane bir akşam planlamışsın. Önce arkadaşlarınla tapas barlara uğradınız tek tek – Sylkar ile başlayıp, Fide, El Doble ve La Sastreria’ya gittiniz. Hepsi aynı sokak üstünde zaten. Sonra Kike Keller’e geldiniz; burasi sabah dizayn dükkanı geceleri ise gizli bir bara dönüşüyor. Birşeyler içtikten sonra Kike Keller’den çıktın, konsere gidiyorsun. Buena Vista Social Club çalacak, en sevdiğin gruplardan ve bu onların son turları. Konser alanına geldin, kalabalık, insanlar mutlu ve heyecanla sahneyi bekliyor.

Photography by me, Good City Guides.
Sound by World Circuit Records.

The Hit List for Food & Drinks in Barcelona

(Rehberin Türkçesi ve haritası için yazının aşağısına inin)

I’ve been going to Barcelona for almost 9 years now, and as city is evolving I realized so am I. Below is the list I make from our last visit, and all of them are very recent favorites. Enjoy!

Brunch

Federal Cafe. Pioneer for Australian type breakfast. I love their place in Gotic (they have another branch in Sant Antoni) ; a place where you can sit and enjoy your coffee for hours while watching people pass by the passage.

Caravelle. An American Style Diner. Everything from the brioche burger buns, to the hot sauces is hand-made in Caravelle’s kitchen. They always try new things; so go there and surprise yourself! I prefer Caravelle for brunch, but check them all day long.

Can Dende. Really good pancakes.

Coffee

When it comes to coffee taste and atmosphere of the shop are equally important for me. That’s why these 3 are my absolute favorites.

Cafe Cometa.

Nomad Coffee.

Satan’s Coffee.

Lunch

El Pachuco. Mexican. They have tacos, nachos and quesadillas in the menu. I’ve never been to Mexico but El Pachuco’s tacos are the best I’ve tried so far. It goes perfect with Michelada. Plus, they make their own hot sauce – the perfect condiment for tacos.

el pachuco good city guides

Quimet y Quimet. A traditional tapas bar, famous for its Montaditos (small sandwiches). We keep coming back to this place because for me they found the perfect umami taste; sweet and sour notes combined with a crunchy bread. Try these 3 Montaditos: 1- Salmon & yoghurt & truffled honey 2- Baby squid & onion 3- Cured beef meat & sweet tomato

La Cova Fumada. I can write forever about this place. But instead, I’ll simply say its a legendary bodega. They grill freshest sea food; sardines, mackerel, prawns, squid, octopus with garlic and parsley.  You should go there around 11 a.m. since there is always a que and food finishes by 1 p.m.!

Bormuth. Local tapas bar, quality food.

bormuth good city guides

Dinner

Canete. My best memories in Barcelona are from Canete. Its loud, lively and full of laughter. So typical Spain! Food is exquisite; try squid sandwich and aged beef steak with foie. And always call to reserve beforehand! A bit pricey vs rest of Barcelona.

El Sortidor de la Filomena Pagès. Patatas bravas are magic, I love their chilli mayo sauce. The interior is from more than 100 years ago; you still feel the atmosphere around. Plus, everyone there was local – very rare to find in Barcelona. Prices are reasonable.

El Xampanyet. The minute you walk in, El Xampanyet gets you with its charm. Order anything from the bar you like, they are all delicious. Our favorite is grilled meat with pedron peppers. And also, champagne runs like water.el xampanyet

La Flauta. Best classic tapas restaurant, which is not very touristy. Rest of the tapas alternatives like Ciudad Condal or Cerveceria Catalana are floading with tourists.

7 Portes. Your search for the best paella is over! Head to 7 Portes.

Cocktails

La Confiteria. Latest favorite cocktail bar discovery in el Raval. Back in 1912, the venue used to be a neighborhood candy shop. While renovating the interior, they kept most of original decor which is jaw dropping.  Tiles on the floors, oak parquet, painted ceiling… Sip your Old Fashioned among them.

la confiteria good city guides

Barselona’da Ne Yenir? Ne İçilir? Favoriler Rehberi

Neredeyse 9 yıldır Barselona’ya gidiyorum, şehir her gittiğimde biraz değişmiş oluyor. Eskiden bayıldığım yerlere artık eskisi kadar bayılmadığımı, farklı lezzetler aradığımı farkettim. Mesela Brunch & Cake’i çok severdim, şimdi lezzettense görsellik yemeğin önüne geçmiş gibi hissediyorum. Instagram feed’i için güzel görünen yerlerdense ruhu olan yerler daha hoşuma gidiyor. O yüzden bu listede, son ziyaretimden en sevdiklerimi bulabilirsin. Keyfini çıkar!

Brunch

Federal Cafe. Avustralya tipi kahvaltıda öncü. Gotic’teki yerlerini çok seviyorum (Sant Antoni’de başka bir şubeleri daha var); pasajdan geçen insanların günlük koşturmalarını izlerken geçerken saatlerce oturup kahvenin tadını çıkarabileceğin bir yer.

Caravelle. Amerikan Tarzı Diner. Burgerlerden acı soslara her şey Caravelle’nin mutfağında el yapımı. Her zaman yeni şeyler deniyorlar, o yüzden menü sürekli değişiyor. Ben brunch’larını seviyorum çünkü ekmekleri çok iyi.

Can Dende. Pancake’leri favorim

Kahve

Kahveye gelince, benim için en önemlisi kahvenin tadı. Ama atmosfer de bir o kadar önemli. Şu 3 kahve dükkanını çok tavsiye ederim:

Cafe Cometa.

Nomad Coffee.

Satan’s Coffee.

Öğle yemeği

El Pachuco. Meksikalı. Menüde tacos, nachos ve quesadilla var. Meksika’ya gitmedim ama El Pachuco’nun tacosu şu ana kadar denediğim en iyi taco. Michelada ile mükemmel gidiyor. Ayrıca kendi yaptıkları acı sosu da mutlaka dene. Uygun fiyatlı bir öğle yemeği.

Quimet y Quimet. Montaditos’u (küçük sandviçleri) ile ünlü geleneksel bir tapas bar. Buraya her geldiğimizde mutlaka uğrarız çünkü umaminin kitabını yazmışlar diyebilirim. Altta gevrek bir ekmek, üstündeki malzeme birleşimlerinde de tatlı ve ekşi notlar bir arada. Bu 3’ünü deneyin: 1- Füme somon, yoğurt ve trüflü ballı 2- Bebek kalamar ve soğanlı 3- Kurutulmuş dana eti ve tatlı domatesli

La Cova Fumada. Burası hakkında sonsuza kadar yazabilirim. Barselona’da sadece 1 öğle yemeği hakkınız varsa, burası olmalı! Taptaze deniz mahsullerini alıyorlar; ızgara yapıp, mis gibi soğuk sıkım zeytinyağı ve sarımsak ile servis ediyorlar. Sardalya, uskumru, karides, kalamar, ahtapot… Hepsi şahane! Saat 11 civarında kapıda ol, çünkü çoğunlukla sıra oluyor ve 13: 00’de bitiyor. Veya akşam saatlerine de bakabilirsin.

Bormuth. Yerel tapas bar, kaliteli yemekler.

Akşam yemegi

Canete. Barselona’daki en güzel anılarım Canete’den. Gürültülü, canlı ve kahkaha dolu. Yemekler mükemmel; kalamar sandviç ve kaz cigeri & biftek’i dene derim. Rezervasyon şart. Diğer önerilerime göre biraz daha pahalı, özel günler için doğru tercih.

El Sortidor de la Filomena Pages. 100 yıldan eski bir resturant, renove edilip tekrar hayata dönmüş. İçeride neredeyse hiç turist gormedim diyebilirim; ki bu Barselona gibi artık turist akınına uğrayan bir şehirde çölde vaha bulmak gibi. Patatas bravasının sosuna bayıldım! “Gunun yemegi” menusunu isteyin, lezzetli seçenekler vardı. Fiyatları da makul. Bazı akşamlar caz dinletisi oluyor.

El Xampanyet. İçeri girdiğiniz dakikada, El Xampanyet cazibesi ile insanı yakalıyor. Bardan istediğin her şeyi sipariş edebilirsin, hepsi çok lezzetli. En sevdiğimiz ise pedron biberli ızgara et. Ayrıca kendi yaptıkları Cava’dan sipariş edin, su gibi akıyor.

La Flauta. Çok turistik olmayan (bence) en iyi klasik tapas restoran. Ciudad Condal veya Cerveceria Catalana gibi tapascılar genelde Amerikalı turist kaynıyor.

7 Portes. En iyi paella. Senelerdir değişmeyen reçetesi ve lezzeti ile kesinlikle favorimiz!

Kokteyl

La Confiteria. El Raval’daki son kokteyl barı keşfi. Mekan 1912 yılında mahallenin eski şeker dükkanıymış. Hala aynı fayansları, meşe parkeleri, Ronesans gibi resimli tavanları, orjinal barı ile tek kelime ile efsane bir yer! Koktely menusu ise mekan dokusuna 180 derece tezat; çok modern. Tek yemek hakkınız varsa La Cova Fumada’ya gidin demiştim, tek bir içki hakkınız varsa da buraya!

 

 

Barcelona Rehberi: Raval Top 10

Some while ago, most of the visitors and even locals were not fond of Raval. It was a “no go zone” because it was unsafe and dangerous. However now, its a popular hangout for the bohemian crowd with its cool cafes & delicious restaurants and always on festive streets.  

Bir zamanlar çoğu yabancının “yok oraya gitmeyin”, “gece eve dönerken Raval’den yürümeyin” dediği Raval, şuan Barcelona’nın en gözde semtlerinden biri. Nasıl ki Karaköy bizim için tamircilerden 3. dalga kahvenin başkentine dönüştü, Raval de Barcelona için öyle (Neyse ki Karaköy’ün hızlıca yaşanıp tüketilmesi gibi tüketilmiyor Raval).

Raval’in hem eskisini yeniden keşfettik, hem de yeni mekanlarının izini sürdük. Bir sürü tasarım butik, hiç beklemediğin anda karşında çıkan süper ötesi restaurantlar, modern sanatın merkezine dönüşmesi ile Raval favorilerim arasına girdi.

Here is my top 10:

Benim top 10’im aşağıda:

1- Head to Caravelle for breakfast which is famous with its yummy “Huevos Rancheros”. Menu is constantly evolving; coffee is from the city’s best Nomad. Don’t be late, there is always a que and favorites run out quick.

Sabah kahvaltısı için muhteşem “Huevos Rancheros”u ile Caravelle‘e gitmeli. Menüsü sürekli değişiyor, kahveleri şehrin en iyisi Nomad’dan geliyor. Yanlız çok geç kalma, menü’deki favoriler erken bitiyor.

caravelle-1

2- Just in front of Caravelle, there is Nuovum. It’s a shop that has natural objects, beautiful plants and simple jewelry designs.

Karşısında hemen Nuovum var. Doğal objeler, güzel bitkiler ve yalın takı tasarımlarının birleştiği bir dükkan.

3- Raval is on the right of La Rambla. Everyone knows the La Bouqeria market on La Rambla, you go in and eat some exotic fruits. What everyone does not know is “El Quim de la Bouqeria” in that market. My mouth is watery whenever I recall baby octopus with scrambled eggs.

Raval, La Rambla’nın sağında kalıyor. La Rambla üzerindeki La Bouqeria marketini herkes bilir, içeri girip değişik görünümlü meyvelerden yersin. Asıl herkesin bilmediği, o marketin içindeki “El Quim de la Bouqeria“. Üzerine göz yumurta kırılmış sahanda bebek ahtapotu hatırladıkça ağzım sulanır.

baby-octopus-with-egg

4- A word I repeatedly hear in El Pachuco: Insane! It’s the best Mexican in the city. Their nachos and tacos are to die for. And I am not even exaggerating.

Öğle yemeği için yine ağlatan bir tercih: El Pachuco. Burası Meksika mutfağı. Sadece nachos, tacos ve quesadilla var menüsünde. Yanında da acılı bira. Kesinlikle en iyi meksikalı!

5- Xurros is a famous street dessert in Spain. And I love Granja M. Viader the most.

Ispanya’nın Xurros’u meşhur. Ben en çok Granja M. Viader‘inkini severim.

6- For coffee you can go to Lukumas (owned by Greek Petros) or El Colectivo.

Kahve için Yunanlı Petros’un sahibi olduğu Lukumas‘a veya El Colectivo‘ya gidebilirsin.

lukumas-coffee

7- Raval is a heaven in terms of designer boutiques. Try Les Topettes for artisanal perfumes, Fantastik for extraordinary objects.

Raval her yönden tasarım dükkanları açısından bir cennet. Artizan parfümler için Les Topettes, dekorasyondan deftere “sıradışı objeler” içinse Fantastik i öneririm.

8- If you have 2 hours, spend it in MACBA. It’s not only a museum, but a signiture building representing transformation of Raval. In the long stairs ahead, children of all ages and nationalities ride skateboards and listen to music. Before going there, check the current exhibitions from its website.

2 saat ayırırım dersen, MACBA’yı layığı ile gezebilirsin. MACBA sadece biz müze değil, Raval için önemli bir yapı. Önüdeki uzun merdivenlerde her yaştan ve her milletten çocuk birlikte kaykay yapıp, müzik dinliyor. Raval’in kaykaycıları Raval’deki değişimin simgesi. Müzeye gelince, güncel sergiler ve enstalasyonlar için gitmeden bu linke bakabilirsin.

macba

9- Raval hid one of the city’s finest tapas restaurants behind La Rambla. It is Bar Cañete. Here is my proposal for you: Make a reservation at least 3 days before you go / if you are two, sit in the bar / forget your diet / trust your waiter. Happiness is guaranteed.

Raval şehrin en güzel tapas restaurantlarından birini La Rambla’nın arka sokağına saklamış. İsmi Bar Cañete. Sırasıyla önerilerim: Gitmeden en az 3 gün önce rezervasyon yaptır, eğer iki kişiysen bara otur, diyeti boşver, garsona güven. Mutluluk sarhoşluğu garanti.

Processed with VSCO with a5 preset
Fotoğraftaki Canete’nin menusu, yemeğin mutlu ettiği konusunda hemfikiriz!
canete-sefleri
Canete’nin Şefleri

10- You had a beautiful day, had the best food; now you need a coctail to put you to sleep. Head to Boadas Cocteleria. One of the oldest cocteleria’s in the city.

Tüm gün gezdin, en güzel yemekleri yedin, uykudan önce son bir cila: Boadas Cocteleria. Şehrin en eski kokteylcilerinden.

24 Saatte El Born Barcelona

Bir önceki rehberimde, Barcelona’yı keşfetmeye yeni başlayanlar için semtlerini anlatmıştım (linki burada). Şimi sıra Barcelona’nın semtlerinin detaylı rehberlerinde.

İlki, en sevdiğim: El Born. 24 saatte El Born’da ne yapılır?

Yazının sonunda bir de tüm mekanları google map’s e pinledim, gitmeden telefonuna yükle ve her yeri avucunun içi gibi bulmanın keyfini çıkar!

10:00 El Born’a gelmenin en kolay yolu metroya atlayıp Jaume I’de inmek. Kahvaltı için 2 seçeneğin var. Eğer hızlıca kahvaltı faslını atlayayım ama sağlıklı olsun dersen ilk seçenek Teresa’s. Tam tahıllı ekmek üzerine avocado mash yiyip, onlarca çeşit juice’lardan birini tadabilirsin.

Eğer bir önceki gece iyi partilediysen, “recovery brunch” için sana önerim Milk. İçerisi loş ve salaş; sabahları brunch mekanı, akşamları ise bar.  Malzemeleri her gün meşhur Bouqeria’dan taze taze geliyor. Menüden benim favorilerim Salmon Eggs Benedict ve Nurse Jackie.

11:30 Kahvaltını yaptın, güne hazırsın. İlk önce Picasso Müzesi’nden başla. Picasso’nun en zengin eserleri burda o yüzden dikkat kapıda çok sıra oluyor! Önce bu linkten bilet al.

12:30 Picasso’da gördüklerin bir öğle kahvesinde değerlendirilmeli. Barcelona’da top 5 kahve dükkanlarından biri, çoğuna göre de birincisi, gizli bir geçidin içindeki Nomad Coffee.

screen-shot-2016-12-22-at-18-16-41

screen-shot-2016-12-22-at-18-20-53

13:30 Kahve insanı tok tutar, bir tur daha müze gezisi yapabilirsin. Şimdiki durak Çikolata Müzesi “Museu de la Xocolata“. Çikolatalardan gözün dönerse şaşırma.

14:30 Sıra geldi öğle yemeğine! Yine sana iki seçenek. Meksika yemeklerinin şahı burrito ve nachos’u harika yapan, 3,5 €’ya Margharita 5,5€’ya da Caiprioska hüpletebileceğin bir yer: Rosa Negra. Menüsü çok geniş değil ama herşey çok uygun fiyata.

İkinci seçenek ise El Born’un gözbebeklerinden Cal Pep. Cal Pep hem tapasçı, hem değil. Tapasçı diyorum çünkü klasik tapaslar da menüsünde var. Değil diyorum çünkü Tapas diyemeyeceğimiz Akdeniz mutfağından yemekler de var. Ama onlar da “tapas kültürüne” sadık kalarak, paylaşılabilir şekilde servis ediliyorlar. Burası hem gözünü, hem de mideni doyuracak. Gitmeden menüyü burdan incele.

16:00 Güzel yemeğini yedin, şimdi mideyi rahatlarmak için biraz uzanmak lazım. Doğru Ciutadella Park‘ına. Yürürken ara sokaklarda kaybolmak en iyisi. Gözüne kestirdiğin butikleri, minik dükkanları gezebilirsin. Benim favorim Ena Macana, burdan baya bir takı almışlığım var.

Ciutadella’ya eğer üst kapısından girersen meşhur Arc de Triomf‘u görebilirsin. Parka geldiğinde üzerinde şal/ceket ne varsa yere atıp uzanıyorsun. Serbest zaman. Dileyen misafirlerimiz yerli halka karışıp ip atlayabilirler 🙂

Processed with VSCO with a5 presetProcessed with VSCO with a5 preset

19:00 Akşam yemeği için bol seçenek! Öncelikli olarak tüm zamanların en favorisi La Paradeta. Olayı deniz mahsülü. Dükkan 8’de açılır ama sen 7’de kapıya git. Gerçekten ciddi sıra oluyor. Eğer arkadaş grubuysanız işiniz kolay, her seferinde sırada 1 kişiyi rehin bırakarak beklediğin zaman boyunca karşısındaki “El Born Centre de Cultura” yı gezebilirsin. Saat 8 oldu, içeri girdin. Karşında kocaman bir tezgah karşılar seni, balık pazarı gibi. Deniz midyesinden, yengecine, ahtapotundan kalamarına kadar. Fiyatları çok uygun. Sen yiyeceğini seçersin, senin için pişirip masa numaranı anons ederler – gidip alıp yersin. Bu kadar paraya ne kadar çok yedim diyip şaşarsın.

İkinci seçenek El Xampanyet. Burası gece dışarı çıkmadan önce lokallerin takıldığı Şampanya Barı. Tapaslar iyi, ortamı çok iyi. Cava içmeye git derim.

el-xampanyet

Son seçenek biraz Amerikan vari olsa da seni mutlu edecek cinsten bir hamburgerci: Bacoa. Bir Ispanyol ve bir Avusturalyalı bir araya gelmiş; en güzel hamburger için kolları sıvamışlar. Kendi yaptıkları sarımsaklı mayonezlerini mutlaka denemen lazım!

22:00 Kokteyl barları bizden sorulur. El Born’daki en iyi kokteylci Collage Art & Coctail Social Club. Ben bir Bloody Mary hayranı olarak buraya bayılırım. İster arkadaş grubunla gidip üst katta sakin otur, ister alt katta barda takıl.

Biraz sanatsal tarafı deneyimlemek istersen, ben okurken mezuniyetimin yapıldığı Palau De La Musica‘yı öneririm. İnanılmaz bir iç dizayna sahip olan bu opera binasında neredeyse her akşam bir şov var, burdan programa bakıp bilet alabilirsin.

Tüm bu mekanların hepsi ise aşağıdaki haritada! Biraz daha ilhama ihtiyacın varsa Good City Guides’ı Instagram‘dan takip etmeyi unutma 🙂

Barcelona Semt Rehberi

Bundan 6 sene önce master yapmak için okul ararken tüm seçeneklerimi tek bir şehire indirgemiştim: Barcelona. Daha görmeden aşık olduğum bu şehirde tam 1,5 sene geçirdim, ve hayatımın en iyi zamanlarından biriydi. Emin ol, bir kez Barcelona’ya gittikten sonra gittiğin her yeri onla kıyaslayacak, her tapas restaurantı gördüğünde anıların canlanacak ve hayallere dalacaksın.

Biraz fazla romantikleştim ama, başka hangi Avrupa şehrinde akşamüstü denizden çıktıktan sonra sırtındaki havlu ve terliklerinle şehrin en güzel Cava barına gidip saatlerce ayakta sohbete dalabilirsin ki?

Bu kadar övgüden sonra daha fazlasını keşfetmek isteyenleri yazının aşağıdaki bölümüne alabiliriz.

Barcelona yazı dizisinin ilk ayağı, yeni başlayanlar için

Barcelona Semt Rehberi

barcelona-map

(Google Map üzerinde semt haritası görünümü için buraya tıklayabilirsin)

El Born: Yukarıdaki haritada Barcelona yazan yer el Born. Burayı tanımlayanlar: Picasso, tüm gün sokakta meydanlarda takılan yerlisi halk, güzel kokteyller, tatlı butikler. Sahile çok yakın ama sahilden apayrı, otantik bir semt. Barcelona’dayken burda kalmanı öneririm.

Barrio Gotico: Ortaçağ Barcelona’sının merkezi, ana katedral burda bulunuyor. Etrafta çok fazla turist var ama yine de dar sokaklar ve sıkışık binalar arasından gerçek Gotico’yu keşfedebilirsin. Ünlü Las Ramblas (bizim İstiklal’in eski güzel hali), semte sınır çekiyor. Las Ramblas’tan yürürken hiç tahmin etmeyeceğin meydanlara çıkarsın, en güzel jazz barı bulursun; o da sana süpriz olur.

L’Eixample: Dreta ve Esquerra olarak ikiye ayrılıyor. El Born ve Gotico Barcelona’nın eski zamanlardan kalan semtleriyken L’Eixample Gaudi ile birlikte kurulan bir semt. Tüm sokakları birbiriyle 90 derece açı oluşturacak şekilde kubik kubik planlanmış. Kaybolman imkansız.

Dreta kısmı, daha gösterişli kısmı. Tüm lüks markaların, butiklerin, modern tapas restaurantlarının, şarap barlarının olduğu Passeig de Gracia caddesi burdan geçiyor. Gaudi’nin La Pedrerası ile birlikte 2 harika evi de bu cadde üzerinde. Ama benim favorim araç trafiğine kapalı, ağaçların arasında yürüdüğün, scooter’cıların cenneti, bir sürü kahve/tatlı/sushi dükkanı olan Enric Granados sokağı.

Esquerra (tam adıyla L’Antiga Esquerra de l’Eixample) ise Barcelona’da gay komunitesinin yaşadığı, balkonlarında gökkuşağı bayraklarını görebileceğin bir bölge. Oldukça renkli, şehrin özgürlükçü ruhunu yaşatıyor.

Raval: Ben Barcelona’ya gitmeden önce, Raval’e gitmeyin diye haritada üstünü çizmişti bir arkadaşım. Külliyen yalan. Evet, burda her milletten insan yaşıyor, evet belki burası en güvenli yer değil ama bir değişim içinde. Bu değişim de semti enteresan kılıyor. Ünü kötü gece kulubunden dönüştürülen sanat merkezleri, kaykaycıları, sokak arası kahvecileri ve pazarları ile kendine has bir semt.

El Poble Sec: Raval’in bir sol tarafı. Montjüic’in altı. Bundan 5 sene önce sadece gece kulupleri ve barları ünlüydü (misal Sala Apolo), fakat şimdi yeni açılan tapasçıları, bohem Vermut barları, İspanyol mezecileri, gurme mekanları ile Raval gibi hızla değişmekte. Üstelik fiyatlar da oldukça uygun.

La Barceloneta: Sahil, paella, burgerciler ve gece kulupleri. Eğer Barcelona’ya yazın gelirsen burda çok zaman geçirirsin. Eğer aradığın turistlerin gitmediği daha sakin bir deniz/güneş deneyimi ise El Poblenou‘yu öneririm. El Poblenou 19.yüzyılda Sanayi Devrimi’nde Barcelona’nın merkeziymiş, o yüzden sahilin üst kısmında bir sürü eski bina, fabrika göreceksin. Sonralarda onları konutlara, sanat&tasarım okullarına ve gece kulüplerine çevirmişler – en iyisi 5 bölüme ayrılmış 5 farklı müzik türü ile Razzmatazz.

Gracia: İş merkezleri ile birlikte Barcelona’da yaşayan çoğu kişinin kaldığı bölge burası. Turistik yerlere uzak, daha şık ve modern. Bana Madrid’i anımsatıyor. Gaudi’nin Parc Güell’i burda.

Sagrada Familia: Bu semt ile ilgili söyleyebileceğim tek şey, Sagrada Familia’nın burda olması 🙂 Metro’ya sabahtan atla, gez, geri dön.

Şimdiden Barcelona’yı sevmeye başladın mı? 🙂